Çarşamba, Ağustos 29, 2007

Gül Cumhurbaşkanı


Celal Bayar, Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’den sonra 5’inci sivil cumhurbaşkanı seçilen Abdullah Gül’ün göreve başlaması, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan TBMM kararında “Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 28/8/2007 tarihli 6. birleşiminde, Kayseri Milletvekili Abdullah Gül (339) oyla Türkiye Cumhurbaşkanı seçilmiştir” dendi.

Milletimize hayırlı olsun.

Yabancı basının da Gül'ün seçilmesine ilgisi büyüktü. Bazı ilginç manşetler şöyle:

GUARDIAN : KÖŞKE İLK KEZ SECCADE GİRECEK
NY TIMES : ABD’DE SİYAH BAŞKAN SEÇİLMESİNE EŞDEĞER
GULF NEWS : LAİK TÜRKİYE TARİH YAZIYOR’

Pazartesi, Ağustos 06, 2007

Dünyada Değişmesi Gereken 50 Gerçek


1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl yaşıyor.

2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

3- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.

4- Çin'de 44 milyon kadın kayıp.

5- Brezilya'daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.

6- 2002'de idamların yüzde 81'i ABD, Çin ve İran'da gerçekleşti.

7- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla bilgiye sahip.

8- AB'deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon, Afrika'nın yüzde 75'inin günlük geçiminden daha fazla.

9- 70'in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak, 9'unda ise cezası ölüm.

10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle yaşıyor.

11- Rusya'da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda hayatını kaybediyor.

12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.

13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.

14- Hindistan'da 44 milyon çocuk işçi var.

15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi yiyor.

16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.

17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.

18- 15 yaşındaki İngilizlerin yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri sigara içiyor.

19- Washington'daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre
üyesi için 125 kişi çalışıyor.

20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.

21- 1977'den bu yana ABD'deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve
taciz vakası yaşandı.

22- Mc Donalds'ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını
tanıyanlardan fazla.

23- Kenya'da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.

24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.

25- Amerikalıların üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.

26- 150'den fazla ülkede işkence var.

27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç
kalıyor.

28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.

29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.

30- Petrol rezervleri 2040'da tükenebilir.

31- Sigara içenlerin yüzde 82'si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.

32- Dünya nüfusunun yüzde 70'i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.

33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için
yaşanıyor.

34- Afrika'da 30 milyon kişi AIDS.

35- Her yıl 10 dil ölüyor.

36- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.

37- ABD'de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.

38- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.

39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.

40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.

41- İngiltere'de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol'un ilk
sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.

42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.

43- ABD, "haydut devlet" diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla
askeri harcama yapıyor.

44- Dünyada 27 milyon köle var.

45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç
haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.

46- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.

47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa'ya satılıyor.

48- Yeni Zelanda'dan İngiltere'ye uçakla getirilen bir tane kivi,
atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.

49- ABD'nin, BM'ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.

50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla.

BBC Programcısı Jessica Williams, dünyanın röntgenini çekmiş. Tespitlerini ise "Dünyada Değişmesi Gereken 50 Gerçek" adını verdiği bir kitapta toplamış.

Kaynak: Vatan Gazetesi

Cuma, Ağustos 03, 2007

İKİ DAMARIN MÜCADELESİ

22 Temmuz’da ortaya çıkan siyasi tablo yarım asırlık demokratik hayatımızın özeti niteliğinde. Tarih tekerür mü ediyordu, yoksa her bakımdan yepyeni, benzeri olmayan siyasi bir vaka ile mi karşı karşıyaydık?

İKİ DAMARIN MÜCADELESİ

AK Parti’ye bu başarıyı getiren dinamikler ve sosyolojik faktörler uzun yıllar tartışılacak. Ancak görünen yüzüyle yeniden iktidar başarısının altında iki şeyi aramak gerekiyor. İlki, Türk siyasi hayatının iki ana damarının mücadelesi. Temelleri 23 Ocak 1913’teki Bâb-ı Âli baskınıyla başlayan, İttihat ve Terakki Fırkası özelinde temsil edilen ‘seçkinci ve bürokratik merkez’e karşı, kökü Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na dayanan, esas olarak da Demokrat Parti ile çerçevesi beliren ‘çevre’nin mücadelesiydi bu. Asırlık çekişmesi bitmeyen bu iki siyasi akım ve tercih, yıllardır Türk siyasetini ve demokrasisini yönlendiren gelişmelerin belki de mihenk taşı. Demokratik gelenek gücünü tekrar göstermişti.

AK Parti’nin 4,5 yıllık iktidarında toplumsal merkeze yönelik icraatlarına, ekonomik ve yönetim reformlarına, 27 Nisan süreci de eklenince o büyük demokratik gelenek bir kez daha tarih sahnesine çıkmış, gücünü göstermişti. Mağrur bir duruşa, sivil ve demokratik siyasete, Recep Tayyip Erdoğan karizması ve liderliği eklendiğinde ‘yeni tarz siyaset’ ve zafer mukadderdi. Siyasetin iki ana damarının mücadele ettiğinin somut delili aslında CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in seçim sonuçlarını mantıksızlık olarak nitelediği cümlelerinde saklı: “Bu kadar sıkıntı çektiğimiz bir dönemde AK Parti oylarını artırabiliyorsa bunda rasyonel olmayan bazı sebepler aramak gerekir.”

BÜROKRATİK REFLEKS VE DARBELER

Türk halkı çok partili sürece geçilen 1946’ya kadar milletvekillerini seçecek kişileri belirlemek için oy kullanabiliyordu. Müntehib-i sani (ikinci seçmen), müntehib-i evveli (birinci seçmen) seçiyor, o da milletvekilini. CHP’li Onur Öymen, halkın AK Parti’ye verdiği oyu ‘mantıksız’ bulduğunu açıklarken demokratik bir intibaha (uyanışa) ihtiyacı bir kez daha çizmiş oluyor. Bürokratik seçkinci merkezin, cumhurbaşkanı seçtirmeme eğilim ve tuzaklarına sandıktan verilen tepki, tam manasıyla halkın demokrasiye sahip çıkması oldu. Ne de olsa müntehib-i evveldi artık.

Çevrenin ya da müntehib-i evvellerin kazandıklarını geri alma refleksi merkezde hep olmuştu. Örneğin merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal yurtdışına yüksek lisans ve doktora için gönderilecek öğrencilerin merkezî sınavla seçilmesini sağlamıştı. Dil şartı aranmamıştı. Bunun anlamı çiftçinin çocuğu da gidebilecek demekti. 28 Şubat’la birlikte bu uygulama sona erdi. Muhafazakârlık kitabının yazarı Doç. Dr. Bekir Berat Özipek, yaşanan olaylara Şerif Mardin’in kavramsallaştırdığı çevre-merkez teorisi çerçevesinde bakmaktan yana. Merkez, sahip olduğu imtiyazları, ekonomik ayrıcalıkları toplumun çoğunluğu ile paylaşmak istemiyor, çoğunluk yani çevre her zaman merkezin sahip olduğu imtiyazları törpülemeye çalışıyor. “Buna karşı bürokratik refleks devreye girdi, kazanımlar darbelerle geri alındı.”


Kaynak: Aksiyon Dergisi ( http://www.aksiyon.com.tr/detay.php?id=28030 )