Pazartesi, Mayıs 21, 2007

Modern Softalar

Taha akyol yazısında bazı günümüz aydınlarını ve sözde cumhuriyet bekçilerini anlatan çok güzel bir yazı yazmış. Yazıdan bazı alıntılar:

Birkaç vecize, birkaç slogan... Bir tek bilim felsefesi kitabı okumamıştır ama 'Aydınlanma mücahidi' kesilmiştir! Akıl ve bilimi rehber aldığını, hurafelerle savaştığını sanmaktadır! Hoffer, bu softa kafalıların Aydınlanma'yı da bir "kesin inanç" haline getirdiklerine dikkat çeker... Ve kaçınılmaz olarak öfkeli, militan, saldırgan bir dil oluşur. Farklı düşünen, davranan herkes "yanlış" değil, "hain"dir, en azından "aymaz"dır, "dönek"tir! Komplo duygusu, ihanet saplantısı, her yeri gizli düşmanların kuşattığı paranoyası, modern softaların bariz özelliklerindendir. Ve giyotinler, zindanlar!En kötüsü, bu softa kafasının, toplumun projeler ve tasavvurlar repertuvarını mahvederek çözümsüzlüğe, bazen büyük iç çatışmalara, felaketlere götürmesidir. 'Hür düşünce' lüks değildir.


Yazının tamamı şöyle:

Softa kafalı kimdir?
Taha AKYOL - Objektif

ZEKİ Pakalın'ın "Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü"ne göre, softa kelimesi medrese talebesi demek olan "suhte" kökünden geliyor. Halk "softa" diyerek bu kelimeyi hem Türk telaffuzuna uydurmuş, hem küçümseyici, hicvedici bir anlam vermiş.
Biraz fıkıh okumuş, bırakın felsefeyi, İslamdaki tasavvufu bile reddeden, hayatın gelişmelerine sırtını dönmüş, 'yarı okumuş' bir medreseli tipi...
Tasavvuf ve tekke edebiyatında, 'halk İslamı' kültüründe "softa"yı hicveden pek çok şiir, nefes ve deyiş vardır; "ham softa" gibi... Hayatın gerçeklerini yaşayan 'cahil' halk, hayatın dışında kendi dar zihin hücrelerinde yaşayan bu 'yarı okumuş' softa tipinden daima daha geniş görüşlü olmuştur.
Modernleşme, din alanındaki softa tipini son derece marjinalleştirdi ama ideoloji fanatikleri ortaya çıktı. Erich Hoffer, "Kesin İnançlılar" adlı kitabında bunları anlatıyor.

Modern softalar

Hoffer'in belirttiği gibi, "kesin inançlı"nın değerler dünyası son derece yalın ve basittir: Birkaç vecize, birkaç slogan... Bir tek bilim felsefesi kitabı okumamıştır ama 'Aydınlanma mücahidi' kesilmiştir! Akıl ve bilimi rehber aldığını, hurafelerle savaştığını sanmaktadır! Hoffer, bu softa kafalıların Aydınlanma'yı da bir "kesin inanç" haline getirdiklerine dikkat çeker.
Her sorun hakkında, araştırmasız, projesiz, basit çözümlere, öğretilere bir softa kafasıyla inanmaktadır:
"Öğretinin etkisi onun anlamından değil, kesinliğinden gelir... Kesin inançlı kişi şaşırmaz, tereddüt etmez. Onun şaşmaz öğretisi dünyanın bütün sorunlarının çözüm yolunu bilir..."
Eh, bütün hayat ak ve karadan ibaretse, onun için savaşırsanız, hayatın bütün öbür renkleri 'kapkara' gibi gözükür, mariz bir düşman duygusuna kapılırsınız.
Hoffer, Hitler'in sözünü hatırlatıyor:
"Bütün Yahudileri imha edersek onları yeniden yaratmamız gerekecektir. Sadece ismen değil, cismen de düşmanlarımızın bulunması esastır..."

Softanın dili
Ve kaçınılmaz olarak öfkeli, militan, saldırgan bir dil oluşur. Farklı düşünen, davranan herkes "yanlış" değil, "hain"dir, en azından "aymaz"dır, "dönek"tir! Lenin, sosyal demokrasinin öncü isimlerinden Kautsky'ye nasıl saldırmıştı? "Dönek Kautsky!"
Robespierre'den başlayarak Jakoben liderleri okuyun, Lenin'i, Stalin'i, Hitler'i, Mussolini'yi okuyun... Hepsi "kesin inançlı" ya da softa kafalıdır. Dilleri saldırgan ve küfürlüdür.
Robespierre "Cumhuriyette sadece cumhuriyetçi vatandaşlar vardır" diye konuşur, "öteki" vatandaşlar "hain"dir!
Stalin, İktisadi Plan'da teknik bir düzenleme yapılmasını isteyen Planlama Komiseri Voznesenski'nin "emperyalistlere satıldığını" keşfedip onu kurşuna dizdirmişti!
Komplo duygusu, ihanet saplantısı, her yeri gizli düşmanların kuşattığı paranoyası, modern softaların bariz özelliklerindendir. Ve giyotinler, zindanlar!
En kötüsü, bu softa kafasının, toplumun projeler ve tasavvurlar repertuvarını mahvederek çözümsüzlüğe, bazen büyük iç çatışmalara, felaketlere götürmesidir. 'Hür düşünce' lüks değildir.
Şimdi şu şifreleri lütfen siz deşifre ederek arkasındaki kafanın niteliğine kendiniz karar verin:
"Liboş, dönek, mütareke basını, mandacı, satılmış, aymaz, işbirlikçi, sapkın, mürteci..."


t.akyol@milliyet.com.tr


Bu yazının Emin Çölaşan ve onun gibi düşünenlere ithafen yazıldığı söyleniyor.

Salı, Mayıs 15, 2007

Kurtlar Vadisinden Köşk Kehaneti

TV'de yayınlandığı dönemde çok popüler olan Kurtlar Vadisi'nin 2 yıl önceki 93. bölümünde 2007 yılında yapılacak Köşk seçimiyle ilgili ilginç bir sahne yayınlanmış.

Diyalog şöyle geçiyor:

-İki yıl sonrayı sorayım sana... 2007... Cumhurbaşkanı seçilecek, oyunu kime vereceksin?

-Ne oyu? Cumhurbaşkanını Meclis seçiyor...

-Ne biliyorsun? Belki seçimle gelecek.

- Sen aday olacak mısın? Olacaksan sana veririm.

- Benim şartlarım müsait değil. Deliliğim o rakama fazla.

- Ne fark eder ha meclis seçmiş, ha millet seçmiş aynı şey.

- Aynı şey değil. Bir arabanın içindeyiz Direksiyon sende, gaz bende, fren Polatta. Bu araba ne tarafa gidecek? Buna kim karar verecek?

- Ne tarafa gidecek?

- Ne tarafa gidecek !.. Patinaj yapıp duracak.

İşte ilginç tahmin...



Gerçekten hayret verici. Düzen yıllar öncesinden kurulmuş diyesi geliyor insanın.